top of page
Search

Siyasal İletişimin Toplumda Demokrasi Eğitimine Katkısı

  • Writer: Egehan Celik
    Egehan Celik
  • Mar 16, 2024
  • 4 min read

Updated: May 11, 2024

Siyasal iletişim bağlamında, toplumu demokrasi hakkında bilgilendirmek üzerine Ulus Baker ve Prof. Emine Yavaşgel'in metinlerini karşılaştırmalı olarak incelediğim bir makale


Görsel: Banksy, Devolved Parliament, 2009

Anahtar kelimeler: siyasal iletişim, medya

24.04.2021

Giriş


İletişim, karşılıklı etkileşimden meydana gelmektedir. Bilgi iletimi arzusunun, iletişim etkinliğinin önemli bir boyutunu oluşturmasının yanında, iletişimin varoluşunda; ikna etme ve etkileme de bulunmaktadır. İkna etme ve etkileme süreçlerinin iletişim etkinliği içerisinde yer alması, tarih boyunca çeşitli etik tartışmalarına sebebiyet vermiştir. İletişimin siyasal bir etkinlik olarak da gerçekleşmesi, hem iletişim etkinliğine içerik ve biçim anlamında yeni boyutlar kazandırmakta; hem de teknolojik gelişimle, biçimsel özelliklerinin sürekli yeniden modellenmesine sebebiyet veren yeni ortamlarla birleştirmektedir. Bu nedenle iletişim etkinliği içerisindeki etik karmaşa, iletişime siyasal motivasyonların dahil olmasıyla daha da karmaşıklaşmaktadır. İletişimdeki siyasal motivasyonu, Aysel Aziz; siyasi aktörlerin ideolojik amaçlarını, kitlelere kabul ettirmek ve eyleme dönüştürmek üzere çeşitli yollarla iletişim sürecine dahil etmesi olarak tanımlamıştır (Yavaşgel, 2010). Siyasal iletişim, içerdiği etkileme amacı bakımından, geniş kitlelere ulaşmayı kolaylaştıran devlet içerisindeki mevcut medya yönetimine sahip olmak, siyasal aktörler için bir güç halini almıştır. Medyanın, toplumu eğitmede, ülkedeki mevcut siyasal durum, yönetim biçimi ve bireye vatandaş olarak düşen sorumluluklar gibi konuları da içermesi; medyanın, siyasal aktörler için güç haline gelmesinin önemli nedenleri arasındadır.


Medya Gücü ve Siyasal İletişim


Bir ulusu şekillendirmede medya aracılığıyla kamuoyuna aktarılan siyasi söylemler oldukça etkili olmaktadır. Medyanın siyasal gücünün, Amerikan tarihi boyunca vazgeçilmez bir güç olduğunu ifade eden Ben H. Bagdikian; medya gücünün politik güce denk olduğunu, bu nedenle politikacıların, medya sahiplerinden herhangi birisini dahi gücendirmemeye özen gösterdiklerini ileri sürmüştür. Siyasilerin bu yaklaşımının, 21. yüzyılda medyanın geçirdiği teknolojik evrimle birlikte, Amerikan medyası içindeki siyasi çeşitliliği yok ettiğini; bu nedenle, yeni fikirlerin ve grupların analizlerinin medya içinde yer bulamadığını, Amerikan demokrasisindeki tek taraflılığı işaret ederek açıklamıştır (Yavaşgel, 2010). Medyanın evrildiği bu durum, kamuoyuna, ülkedeki siyasi fikirler ve gruplar hakkında yanıltıcı bilgiler aktararak; toplumun, demokrasi hakkındaki birikim ve alışkanlıklarını zedelemektedir. Siyasal iletişim gerçekleştiren, siyasal aktörlerin asıl amacı kamuoyunu etkileyip iktidar haline gelerek devlet yönetiminde gerçekleştirmek istediklerini yerine getirmek olduğundan; kitlelere hitap edebilmenin aracı olan medyayı, bir iktidar gücü haline getirmiştir. Günümüz teknolojik gelişmeleri medyanın çeşitliliğini arttırdığı gibi, siyasal aktörlerin kendi çıkarları doğrultusunda medyayı manipüle etmelerini daha kolay hale getirmiştir. Bu durum, ülkedeki mevcut iktidarın medyanın hassas noktalarına, siyasi muhalefete kıyasla, daha kolay nüfus edebilmesi bakımından; toplumdaki demokrasi algısını, kendi avantajlarına göre yönlendirebilmelerine yol açtığını söyleyebiliriz. Bu perspektiften bakacak olursak, siyasal iletişimin, toplumdaki demokrasi eğitimine olumsuz yönde bir katkı sağladığı çıkarımını yapmak mümkündür. Daha ileri gidecek olursak; toplumu, toplumun nasıl yönetilmesi gerektiği hususunda; uygulanacak yönetim biçiminde, yönetimi görev olarak üstlenecek grubun içerisinde yer alacak bireylerin ne gibi karakter özelliklere sahip olması gerektiğini; bu bilinçle toplum içerisindeki her bir bireyin, iktidara biat etmesi gereken bir varlık olmadığını, tam tersine her bir bireyin siyasi yönetimin tam olarak kendisi olduğu sorumluluğuyla sandığa gitmesi gerektiği gibi hususlarda gerçekleştirilecek toplumsal eğitimin, siyasal iletişim, veya içerisinde ikna etme, etkileme gibi motivasyonlar barındıran hiçbir iletişim biçimiyle gerçekleşemeyeceği kesindir.

Günümüz koşulları içerisinde siyasal iletişim, medya olmadan düşünülemez. Medyayı toplumun demokratikleşmesine sağladığı katkı bağlamında ele almak, Ulus Baker’in 1995 yılında yazdığı “Medya’ya Nasıl Direnilir” isimli makalesinde dile getirdiği gibi, ancak medyanın kendi içinde daha önceden demokratikleştiğini kabul ederek mümkün olacağından anlamlı değildir (Baker, 1995). Bu düşünceye göre, topluma, medyanın, totaliter rejimde dahi tarafsız; çoğulcu yapıya sahip olduğu aktarılabilir. Öyle ki, medyanın siyasal aktörlere hizmet edebilmesi bakımından arka planda bireysel farkların yok sayıldığı bir iletişim biçimi, toplumda demokratikleşme sürecinde bilginin bölüştürülmesi ve özgür düşüncenin oluşmasına engel olunmaması özelliklerine olanak tanımamaktadır. Bunun tam tersine, modern demokrasi toplumdan mekanik, disipliner bir tavır talep etmektedir. Modern demokrasinin sağladığı haklara sahip olmanın yolu, Ulus Baker’in sözleriyle; “geleneksel toplumların asla sahip olmadığı özel bir uysallığa sahip olmaktan, bu yönde eğitilmiş olmaktan” geçmektedir. Bu bağlamda haber alma özgürlüğü gibi modern iletişim özgürlükleri “denetim toplumu”nu varsayarak amaçlamaktadır (Baker, 1995).


Baker, medyanın topluma etkisi üzerinde “medyatik olay”ın yanında “düşünsel olay”ın ayrımına varmanın önemine işaret eder. Buradaki olay kavramını, bireydeki düşünce oluşum süreciyle ilişkilendirerek; medyanın bireyleşmiş, birbirinden ayrıştırılmış, üzerinde düşünemeyeceğimiz olaylar iletimiyle kalıplaşmış düşünce oluşumuna sebep olduğunu ifade etmektedir. Tekrarcı ve ısrarcı üslubuyla; soyut, hayali ve düşüncesiz bir dünya anlayışı dayatılmaktadır (Baker, 1995). Bu durumla, anti-medyatik çabalar; ana akım medyanın dile getirmediği olay ve gerçekleri iletmeye çabalayarak, karşı-medya oluşumlarıyla mücadele etmeye çalışmaktadır. Fakat, sunuş bakımından kurgulanmış medyatik olayların, en önemli etkisi dezenformasyon yoluyla algı üretimi değildir. Olayları düşünebilir olmaktan çıkarmak ve tekdüzeleştirmektir. Bu nedenle olayın sunuluş biçimi, oluşunun zincirleme içeriğini ve bunun hakkındaki ideolojiyi yansıtarak bireyde her seferinde çeşitli düşünce oluşturmaya elverişli “düşünsel olay” şeklinde aktarılmalıdır. Medyayı kullanmamanın bir çözüm olmayacağını hatta medya iletilerinin kendilerinden kaçabileceğimiz şeyler olmadığını ifade eden Ulus Baker, modern dünyadaki düşünme ortamını, medya himayesi altından kurtaracak olanın; kendi deyimiyle, “olaylaştırma” yöntemi olduğunu, “medyatik olay”la karşılaşmamızda “düşünsel olay” anlayışını işletmekle gerçekleşebileceğini ifade etmiştir (Baker, 1995).


Sonuç


Devlet yönetiminde iktidarı ele geçirmek için demokratik yönetimde seçmen kitlesinin çoğunluğuna ihtiyaç duyan siyasi aktörler ve gruplar, kamuoyunu etkilemek ve ikna etmek için çeşitli kitle analizleri sonucunda planlanmış biçimde siyasal iletişim gerçekleştirmektedirler. Günümüzde medya, siyasal iletişimi gerçekleştirmek için önemli bir güç haline gelmiştir. Ülkedeki ana akım medyayı kontrolü altına alan siyasal aktörler, hem seçim yarışında büyük güç elde etmekte hem de seçildiğinde iktidar olarak güçlenmektedir. Siyasal iletişimin bu gibi motivasyonlarla gerçekleştiriliyor olması, geçmişten günümüze birçok etik tartışmaya sebep olmakla beraber toplumdaki demokrasi eğitimine katkısı bakımından şüpheyle yaklaşılması gereken bir süreçtir. Makalede incelendiği üzere, medya iletisinin bireyleri düşünmekten uzaklaştıran biçimde kurgulanıyor olduğu; medyada yer alan olayların, bireylerde birbirinden farklı gerçekleşmesi gereken düşünce oluşumuna el verişli bir biçimde iletilmediği sürece; ne medyanın demokratikleşmesini ne de medyanın önemli kısmını oluşturan siyasal iletişimin demokrasi hakkında toplumu eğitmesini bekleyemeceğimiz ifade edilmiştir.


Referans Listesi


Baker, U., (1995). Medyaya Nasıl Direnilir. Birikim Dergisi, Sayı 68-69, Aralık-Ocak 1995. Yavaşgel, E., (2010). Siyasal İletişim. İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Yayınları.

 
 
bottom of page