top of page
Search

Foucault'nun Panoptikon'u mu, Sosyal Medya mı?

  • Writer: Egehan Celik
    Egehan Celik
  • Mar 16, 2024
  • 2 min read

Updated: May 11, 2024

Sosyal medya olgusunun, Foucault'nun Panoptikon metaforu üzerinden eleştirel bir incelemesi


Anahtar Kelimeler: sosyal medya, panoptikon, Foucault.

24.04.2021

Giriş


1961 ve 1984 yılları arasında tarihi felsefik incelemeler yazan Michel Foucault, modern öncesi toplumlarda “güç” kavramının, “gövde gösterisi” olarak kurgulanıyor olduğu şeklinden; modern toplumda, bireyleri içsel anlamda disipline etmeye yönelik “gizil” olarak kurgulandığı forma evrildiğini ifade etmiştir. İngiliz filozof Jeremy Bentham’ın, 18. YY’da ortaya attığı, “Panoptikon” yapısını, metaforik anlamda Foucault; “toplumda gücün ifadesi” evrimini açıklamada kullanmıştır.

Günümüz sosyal medyası aracılığıyla çevrimiçi verinin işlenip depolanması ve bu veriye dayalı kişiselleşmiş içerik akışı sunulması, Foucault’nun Panoptikon metaforu üzerinden incelenecektir.


Panoptikon ve Sosyal Medya


Jeremy Bentham 18. YY Panoptikon mimarisinin; hapishaneler, fabrikalar ve okul için uygulanabilir olacağını düşünmüştür. Mimarinin ortasında gözetleyenin herkesi görebileceği bir kule ve çevresine dairesel düzende yerleştirilmiş odacıklar, içerisinde bulununan suçluların, işçilerin ya da öğrencilerin gözetleyeni göremeyeceği biçimde konumlanmıştır. Gözetmen gözetlemiyor olsa dahi mimari içerisindeki her bir birey devamlı gözetlendiği hissine kapılmaktadır. Bu gözetleme sistemi, toplumu disipline etme amacıyla takip araçları geliştirmekte olan 20. YY toplumlarını hatırlatmaktadır.

Foucault, Panoptikon’nun suçluları ehlileştirmeye hizmet ettiğini söylese de uygulanışına göre hastaları tedavi etme, öğrencileri eğitme, akıl sağlığı yerinde olmayanları kontrol altında tutma, işçileri yönetme, dilencileri ve işsizleri çalıştırma gibi durumlar için de kullanılabileceğini ifade etmiştir. Dahası, ne zaman ki birden fazla bireye bir görev ya da bir çeşit davranış empoze edilmek istense Panoptik şemanın kullanılabileceğini, bunun boşlukta kalmış herbir bedenin saptanması ve ayrıştırılarak, birbirleri arasında müdahale yöntemlerine göre spesifik merkezleşmiş güç kanallarına dağıtılması şeklinde gerçekleştiğini ileri sürmüştür. Foucault, bu Panoptik şemanın modern günümüzde özelliklerini kaybetmediğini, yok olmadığını; aksine, kabiliyetinin sosyal ortamda yayılarak genel bir fonksiyon haline geldiğini söylemiştir. Panoptikon mimarisinin artık bir Panoptik mekanizmaya dönüştüğünü, her birimizin bu mekanizmanın bir parçası haline geldiğimizi ifade etmiştir. Mekanizmanın tek taraflılığı içerisindeki birey için, Foucault, “Panoptikon mahkumu, hiçbir zaman iletişim nesnesi değildir; yalnızca bilgi objesidir” demiştir.

Panoptikon metaforu günümüz sosyal medyalarının işleyişi bağlamıyla da ilişkilendirilebilir. Sosyal medya kullanıcısı birey, davranışlarının takip edildiğinin bilincinde olmadan devamlı sisteme veri sağlamakta, bilince varmasını daha da zorlaştıracak kişileştirilmiş içerik aynı zamanda mekanizma içerisinde başka düşünceleri ve farklılıkları görmesini zorlaştırarak aynı Panoptikon mimarisine sahip hapishanenin suçlulara yaptığı gibi ideolojik anlamda kendi çıkarı doğrultusunda kullanıcıyı ehlileştirmektedir.

Sosyal medyadaki kişiselleşmiş veri akışı, her bir bireye sanal gerçeklikler yaratarak insan ilişkilerinde, bürokraside ve hatta satın alma davranışlarında, bireyi bir sermaye haline getirmektedir. Panoptikon metaforunun iş yeri, okul, hastane gibi gücün merkezleştiği ortamlarda, otorite dışındaki bireylerin tümünün mekanizmaya katılması, gözetmen varlığı bilincinin, disipline eden dayatmasıyla gerçekleşmesini ifade ederken; Foucault’nun öngördüğü gibi, mekanizmanın sosyal yapıya yayılmasıyla, bir diğer deyişle, kültürleşmesiyle; sosyal medya ortamında bireyi disipline edecek bir gözetmen varlığı algısına dahi ihtiyaç duyulmadan kullanıcıya sunulan içerikle “gizil” olarak gerçekleştiğini görmekteyiz.


Sonuç


18. YY’da toplumu disipline etme mekanizmasına sahip bir şema olarak ortaya atılmış Panoptikon mimarisine benzer nitelikte gelişen teknoloji, sosyal medyaların işleyiş bağlamına yönelik sanal gerçeklikler oluşturarak, merkezleşmiş gücün; sosyal gövdeye yayılmasını hızlandırmış ve Foucault’nun deyimiyle bireyi iletişimin nesnesi olmaktan daha da uzaklaştırarak bilgi objesi haline getirmiş; metalaştırmıştır.

 
 
bottom of page